24 Haziran 2011 Cuma

Hamzavi Melamiler [İkinci Devre Melamileri]

Türkiye'de Cumhuriyet döneminde Hamzavi Melamiler ya da İkinci Devre Melamileri denilen zümre hakkında, maalesef, pek az ciddi eser yazılmıştır. Aslında, bu muhterem zümreyi, kronolojik olarak: 1) Bıçakçı Ömer Dede'den Hamza Bali'ye kadar coşkunluk ve cezbenin baskın olduğu, ve 2) Hasan Kabaduz'dan Seyyid Abdülkadir Belhi Hazretlerine kadar da temkin ve teenni ile birlikte manevi ahvalin iyice setr edildiği iki dönemde incelemek gerekir; burada tek istisna Sütçü Beşir Ağa'dır.

Bıçakçı Ömer Dede'den itibaren Melami'lerin tekke hayatından ve tekke teşrifatından koparak, Şeyhülislam'ların kontrolü dışında, halkın içinde yaşamağa başlamış olmaları devlette zaten bir huzursuzluk kaynağı olmuştu. Bu zevatın içinde bulundukları cezbe dolayısıyla bazen şer'i ulemanın bilgisi dışında kalan hususları da vaazlarında alenen dile getirmeleri yer yer nifak ve şikak merkezlerinin doğmasına, haklarında şikayetlerin artmasına yol açmıştır. Ezelde, cezbelerini ancak siyaset meydanında şehit olduklarında hazmedebilmeleri takdir edilmiş olduğu anlaşılan İsmail Maşuki, Hamza Bali ve çok daha sonra Beşir Ağa gibi Melamet Kutbu yanında pekçok melami de şeyhülislamların fetvalarıyla ya şehit edilerek ya da zındanlarda çürüyerek vefat etmişlerdir.

Hamzavi Melamileri'nde temkin, teenni ve ahvali setretme İbrahim Baba Veli, Seyyid Bekir Reşad ve Seyyid Abdülkadir Belhi Hazretleri ile zirvesine erişmiştir. Öyle ki Seyyid Abdülkadir Belhi Hazretlerinden sonra artık kimin Melami Kutbu olduğu dahi bilinmemektedir.

  
Bayrami Melamilik ile bunun tabii uzantısı olan Hamzavi Melamilik, (ya da İkinci Devre Melamiliği) özellikle Tasavvuf erbabının dünyevi güç odaklarıyla fazlaca içli dışlı olmalarına ve tekke teşrifatına bir reaksiyon olarak ortaya çıkmıştır.

Hamzavi Melamiler, batınında bir iddiası, zahirinde ise yapmacıklık ve riyakarlığı olmayan kimselerdir. Onlar; evham ve hayalattan uzak, Keramat-u mu'cizat peşinde koşmayan, aşk-ı Nebi uğruna nefsini zelil kılan, tasarruf fakiri, mahza kulluk halinde tarik-i nazeniynin örtülü gülleridir. Öyle kutupluk, gavslık gibi nefsi okşayan, riyaset kokan ünvanlara itibar etmezler.

17. yüzyıldan itibaren tekke hayatını terkederek cemiyetin içine çekilmiş olan Hamzavi Melamiler, Şeyhülislâm'ın kontrolünden çıkmış olmakla, bu makamın hiddetinin de odağı durumuna düşmüşlerdir. Ama aynı zamanda, Hamzavi Melamiler tasavvufî bir hayatın cemiyetten kopmadan ve tekkelere bulaşmadan da var olabileceğinin müşahhas misali olmuşlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder